Kategori arşivi: PrizmaBetim

Berdan, makine yatırımlarıyla inşaat ve enerjide büyüyecek

Fahriye KUTLAY ŞENYURT / MERSİN

Mersin Tarsus OSB’de 28 bin metrekaresi kapalı olmak üzere toplam 48 bin m2 alan üzerine kurulu 6 fabrikasında karbon çeliği, yüksek alaşımlı çelik ve paslanmaz çelikten elde ettikleri yüksek mukavemetli ve kritik özellikli cıvata, somun, saplama gibi bağlantı elemanları üretimi yapan Berdan Cıvata, ileri mühendislik bilgisi gerektiren özel amaçlı bağlantı elemanlarında da çeşit sayısını artırıyor.

Sıcak-Soğuk Şekillendirme Tesisleri, Isıl İşlem Tesisleri, Patentli Sıcak Daldırma ve Elektro Galvaniz, Çinko Lamel ve Xylan/Teflon Kaplama gibi çeşitli uygulamaların yapıldığı Yüzey Kaplama Tesislerinden çıkıp, TS ISO EN/IEC 17025’e göre Akredite Belgeli sektörün ilk test laboratuvarında kontrol edilerek kullanıma hazır hale getirilen Berdan imzalı ürünler, enerji, altyapı ve çelik konstrüksiyon, petrol-doğalgaz ve savunma sanayii projelerinde yerini alıyor.

Berdan Cıvata Marka Pazarlama Müdürü Dilay Şemsi Aksoy, RES’ler için özel olarak tasarlanan yüksek mukavemetli ankraj kafesleri, kule birleştirme cıvataları ve kanat saplamaları gibi kritik bağlantı elemanları üreterek dünyanın 10 lider rüzgâr türbini üreticisinden 7’sinin onaylı tedarikçisi olmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Referansları arasında Amerikan’ın GE (General Electric)’si, Almanya’nın Nordex’i, Acciona’sı ve Enercon’u, Danimarka’nın Vestas’ı, İspanya’nın Siemens, Gamesa ve ile Çinli Goldwind markalarının bulunduğunu belirten Dilay Şemsi Aksoy, “Tedarikçiliğini yaptığımız firmaların hem yurtiçinde hem de yurtdışındaki projelerinde çözüm ortaklığı yapıyoruz. Bunun tabi arkasında sürdürülebilir kalite ve Ar-Ge desteği var. Gittikçe büyüyen türbin boyutlarına karşılık onshore ve offhore’da değişen ihtiyaçlara karşı hammadde ve kaplama anlamında hızla cevap veriyoruz” dedi.

Tesislerde kullandıkları elektrik enerjisinin mevsimine göre yüzde 30-40’ını tesis çatıları üzerine kurulu 2,5 megawatt kapasiteli güneş enerji santralinden elde ettiklerini dile getiren Dilay Şemsi Aksoy, “Hedefimiz bu oranı daha da yukarı çıkarmak. Bunun için yeni yatırım fizibilite çalışmalarımız devam ediyor” diye konuştu. Her yıl artan iş hacmini bu yıl da yeni yatırımlarla destekleyerek müşterilerine daha hızlı ve yenilikçi çözümler sunacaklarını söyleyen Dilay Şemsi Aksoy, “Yeni makine yatırımlarımızla kapasite artışımız devam ederken, özellikle inşaat ve rüzgar enerjisi sektörlerinin ihtiyacı olan yenilikleri de gerçekleştirmiş olacağız” dedi.

“100’den fazla nitelikli proje yürütüldü”

Ar-Ge merkezlerinin T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 2017 yılında belgelendirildiğini aktaran Dilay Şemsi Aksoy, ürün geliştirme, süreç iyileştirme, enerji verimliliği, işletme genelinde dijitalleşme ve yeşil dönüşüm konularına odaklandıklarını ve yeni nesil teknolojilerle dünya standartlarında ürün geliştirme ve uluslararası rekabette güçlenmelerini sağlayacak çalışmalar yürüttüklerini ifade etti. Dilay Şemsi Aksoy, “Ar-Ge Merkezimiz kurulduğundan bu yana 100’den fazla nitelikli proje, alanında uzman mühendisler tarafından yürütülmüştür. Ayrıca Berdan Cıvata Ar-Ge Merkezinde Üniversite-Sanayi iş birliği ön planda olup çeşitli kamu kurumlarıyla ortak projeler yürütülmekte ve çalışmaların devam etmesi planlanmaktadır. Ulusal ve uluslararası Ar-Ge niteliği yüksek projelerle inovatif proje yarışmalarında Ar-Ge Merkezi sürdürülebilirliğini sağlamak için çalışmalar gerçekleştirilmektedir. 2023 yılı Ar-Ge 250 araştırmasında, ‘Ar-Ge Merkezi Harcamalarına Göre En Büyük Şirketler’ sıralamasında Berdan Cıvata Ar-Ge merkezi Türkiye’de 339. Sırada, ‘Ar-Ge Merkezi Yürütülen Proje Sayısına Göre İlk 100 Şirket’ sıralamasında 89. Sırada yer almıştır. Türkiye’deki Organize Sanayi Bölgeleri arasında düzenlenen 2023 OSB Yıldızları araştırmasında ‘OSB’lerde En Çok Harcama Yapan Firma’ kategorisinde 27. sırada yer alarak, Ar-Ge harcamaları ile Türkiye’de ilk sıralara yerleşmiştir” ifadesini kullandı.

Enerji ihtiyacının yüzde 30’dan fazlası yenilenebilir enerjiden

Çevreci üretim modellerinin öne çıktığı son yıllarda Berdan Cıvata olarak yapılan yenilikler ile ilgili de bilgi veren Dilay Şemsi Aksoy konuşmasını şöyle sürdürdü: “Artan yaşam standartları ve nüfusun enerji ihtiyacını karşılamak için kullanılan enerjinin büyük bir kısmını; fosil kaynaklar olan kömür, petrol ve doğalgaz oluşturmaktadır. Bunların yanı sıra geleneksel yakıtların kullanımından kaynaklanan çevresel sorunların çoğunun güneş ışığını enerjiye dönüştüren sistemlerde bulunmayışı bu enerji türünü temiz ve çevre dostu bir enerji yapmaktadır. Bu nedenle işletmemizin enerji ihtiyacını temiz kaynaklarla karşılamak ve karbon salınımını azaltmak için ‘Çatı uygulamalı güneş enerji santrali’ projesini gerçekleştirerek, enerji ihtiyacımızın yüzde 30’dan fazlasını yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılıyoruz. Demir çelik sektöründe kimyasal madde kullanımının yüksek olması nedeniyle kimyasal atıkların oluşması, Türkiye’nin yeşil dönüşüm yol haritasında karşısına çıkan en büyük problem ve tehlikelerden birisidir. İşletmemiz bu bağlamda Ar-Ge çalışmaları yürüterek sıcak daldırma galvaniz kaplama sürecinde asit kullanımını ortadan kaldıran patentli çevre dostu üretim süreci geliştirmiştir.”

Madeni yağ üreticilerinden çağrı: İthal ürünlerle rekabette ‘eşitlik’ sağlansın

Nurdoğan A. ERGÜN

Mineral yakıtlarla birlikte 9 milyar doların üzerinde bir ihracat değerine sahip olan madeni yağ sektörü, iç pazarda ithal ürünlerle ‘eşit’ şartlarda rekabet etmek istiyor. Yaklaşık 130 üreticinin bulunduğu madeni yağlar ve mineral yakıtlar sektörü, iç pazardaki ithal ve kaçak ürün baskısından kurtulup ihracatta çıta yükseltmeyi hedefliyor. 5 milyar dolarlık bir hacme sahip olan sektör, haksız rekabetin önlenmesi için ithal ürünlere de TSE ve EPDK katılım payı zorunluluğu getirilmesini talep ediyor. Türkiye’nin AR-GE ve üretim gücüyle madeni yağ üssü olabilecek bir ülke konumunda bulunduğunu söyleyen Madeni Yağ ve Petrol Ürünleri Sanayicileri Derneği (MAPESAD) Başkanı Tayfun Koçak, iç pazarda ithal ve kaçak ürünlere karşı mücadele verdiklerini belirtti. Koçak, “ÖTV, EPDK katılım payı, TSE zorunluluğu, Geri Kazanım Katılım Payı-GEKAP, teminat mektubu darken, sektörün üzerinde yüzde 35 vergi yükü var. Hammadde, işçilik ücretleri gibi maliyetler de fiyatları yukarı çekiyor. Rekabetin getirmiş olduğu fiyat ayarlamasını hiçbir sektör oyuncusu istediği gibi yapamıyor” dedi.

“İthalatçı, lisans bedeli ve EPDK payı ödemiyor”

Yerli üretici olarak sürekli dile getirdikleri 3 ana soruna işaret eden Koçak, şunları söyledi: “Birincisi Türkiye’de madeni yağ sektörü lisansa tabi. Lisansa tabi olan üreticilerin devlete karşı çoğu maddi olmak üzere yükümlülükleri var. Türkiye’de üreriyorsanız TSE’den belge almak zorundasınız. Bu ciddi bir maliyet. İkincisi yıllık satıştan EPDK’ya ödenen katılım payı. Üçüncüsü, yine lisans sahipleri ciro üzerinden devlete bir teminat mektubu vermek zorunda. Bunların hepsi de birer maliyet.” Üretici olarak bu maliyetleri satış fiyatına eklemek zorunda kaldıklarını kaydeden Koçak, “Ama Türkiye’ye yurt dışından mal getirdiğinizde ne EPDK’ya bir ücret ödüyorsunuz, ne TSE’den belge almak zorundasınız ne de bir teminat mektubu vermek zorundasınız” diyerek üreticinin haksız rekabete karşı önlem istediğini vurguladı. Koçak, “Biz yurt dışında müşterilerle 1 centin pazarlığını yaparken, bu maliyetlerin haksız rekabet olarak üretici aleyhinde olması çoküzücü” yorumunu yaptı.

“İç pazara giren ürünlerde standart olmalı”

Öte yandan iç pazara giren ürünlerde belirli bir standart oluşturulması için de TSE zorunluluğu getirilmesini talep eden Tayfun Koçak, “Bu kuralın getirilmesi kaçınılmaz. Nasıl ki biz ürünün kalitesini TSE’de ispatlıyorsak, ithal edilen ürünlerde de bu zorunluluk olmalı. Ayrıca iç pazara kalitesiz ürün girişi de engellenmiş olur” vurgusu yaptı. Koçak, “Nihayetinde insanlar, ambalajına bakarak ürün alıyor. Ama içindekinin aslında ne olduğu önemli. Bunlara gerekli testlerin yapılıp özellikle etiket üzerinde belirtilmesi, karşınızdaki muhatabın kim olacağının bilinmesi lazım. Çünkü aldığını bir yağ makinenize zarar verdiğinde muhatabınızı bilmeniz gerekiyor” açıklamasını yaptı. Haksız rekabetin ortadan kalkmasıyla yerli üreticinin yurt dışına mal satışını hızlandıracağını, iç pazara da ithal ürün girişinin yavaşlayacağını dile getiren Koçak, bu durumun cari açığı kaptmaya da katkı sağlayacağına dikkat çekti.

“Sanayici malı stokta tutmak yerine spotta satıyor”

Ödemelerde yaşanan aksaklıklar nedeniyle sanayicinin vade uzatmaya gittiğini söyleyen Tayfun Koçak, “Müşteri genelde mal almak istemediği için biz de vadeleri uzatmak durumunda kalıyoruz. Giderleri karşılayabilmek için mal satmanız lazım. Fakat mal alacak olan da stokta mal tutmak istemediğinden sanayici mallarını spotta satmaya başladı. Son bir yılda sektörümüzde 3-4 tane konkordato ilan eden oldu. Zarar eden firma, o zararaı telafi edilmek için, uzun vadeli aldığı malı spotta daha ucuz satıp o anki nakit ihtiyacını karşılıyor. Bu durumda da zarar gittikçe büyüyor. En sonunda olan ona mal satana oluyor” dedi.

“Yerli ve milli bir sanayinin önemli parçasıyız”

Türkiye’nin savauna sanayiinde ulaştığı yerlilik başarısını madeni yağda da yakalayabileceğine işaret eden Tayfun Koçak, “Türk firmaları tankından radarına, helikopterden silaha kadar üretebilecek kabiliyete sahip. Yağ sektörü de bunun bir parçası. Yağ olmadan makine, motor çalışmaz. Türkiye’de savunma sanayiinden örneklemeyle çıkacak olursak sektörümüzü büyütme imkanımız var. Sadece endüstride, sadece motor yağlarında değil, katma değeri yüksek olan savunma sanayiinde ciddi bir yere geldik. Sanayiden gelecek talebi karşılayacak yerli kapasiteye sahibiz. Türkiye’nin önemli kurumlarının ihtiyaçlarını Türkiye’den karşılayabildiğimizde hem paramızın yurtdışına gitmesini engellemiş oluruz, hem de bu malları milli ve yerli firmalardan almak suretiyle her daim ihtiyaç olduğunda tedarik etmiş, ihtiyacı karşılamış oluruz. Bu anlamda madeni yağ sektörü katma değerli bir sektör ve bu sektörün sesine birazcık kulak vermek gerekiyor” diye konuştu.

“Ekonomide toparlanma 2025 sonunu bulacak”

Madeni yağ sektörünün birçok sektöre göre yılı daha stabil geçirdiğini söyleyen Tayfuk Koçak, “Yatırım yapmak isteyen firmalarımız var ancak yatırımı maliyeti çok yüksek. Ama sanayici ilerisi için plan yaptıysa zaman kaybetmemek için bunu ertelemek istemiyor. Mal satımıyla ilgili zaten problem var. Kimse parayı mala bağlamak istemiyor, ihtiyacı kadar alıyor. Kalan sermayeyi bankada ya da başka bir şekilde değerlendirme yolunu seçiyor. Herkes 2025’e zarar etmeden girme derdinde. Karsız da olsa ayakta kalmaya çalışıyor. Bu sürecin 2025’in sonuna kadar devam edeceğini düşünüyorum” diye konuştu.

‘Avrupalılar bizi taklit etmeye başladı’

Recep ERÇİN

Bimed Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan Mertöz, dağınık halde bulunan kablo rakoru ve medikal malzeme üretim tesislerini tek bir çatı altında topladı. Fabrika yatırımı 22 milyon euro, makine yatırımı 4 milyon olmak üzere toplam 26 milyon euroya mal olan yeni fabrika, İstanbul Arnavutköy’e bağlı Deliklikaya’da kuruldu.

Mertöz, “İlk fizibilite çalışmasını yaptığımızda yaklaşık 10 milyon euro gibi bir maliyet çıkmıştı. Son üç yılda ekonomi çok kötü gitti ve hiçbir hesabı tutturamadık. Geçen üç yılda artan maliyetler yüzünden makine yatırımı hariç yaklaşık 22 milyonluk bir maliyet ortaya çıktı. Sanayici yanında çuvalla para taşımaz. Finansmanın yarısını Eximbank’tan aldık. Kredibilitemiz yüksek olduğu için diğer yarısını da uygun koşullarla bankalardan döviz kredisi olarak temin ettik” bilgilerini paylaştı.

Nükleer santralin rakorlarını üretiyor

Henüz inşaatı devam eden üretim tesisinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Mertöz, kablo rakoru sektörünün medikalden hızlı büyüğünü belirtti. 89 ülkeye fatura çıkışı yaptıklarını kaydeden Mertöz, “Avrupalı firmalar bizim rakorda yaptığımız inovasyonları taklit etmeye başladı. Önceden fuarlarda onlar, Türkler bizden ne kopyalamış diye bakarlardı. Şimdi biz onlara bakmaya başladık. Kablo rakorunun yüzde 90’dan fazlası ihraç edilirken, medikalde yüzde 90 yurt içine çalışıyoruz. Kablo rakorunda iç ciro; Vestel gibi şirketlerin şarj istasyonları için temin ettikleri ürünlerden geliyor. Akkuyu Nükleer Santrali’ni yapan Rus firmaya da rakor üretiyoruz” dedi.

“Bu dönemde yatırım cesaret işi”

Ekonomideki durgunluğa da değinen Mertöz, “Bazı sektörler yüzde 10, bazıları yüzde 15 yavaşladı. Bizim sektör de yavaşladı. Avrupa pazarımız düştü ama ABD ve Rusya’ya ihracatımız artıyor. Uzak Doğu’ya olan ihracat artıyor, Kanada da artıyor. Uzaklarda mücadele ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Fabrika yatırımını hayata geçirdikleri sanayi bölgesinde inşaatı devam eden 50 fabrikanın maliyetler yüzünden durma noktasına geldiğini söyleyen Mertöz, “Bir kısmı yavaş ilerliyor, bir kısmı durdu. Bu ortamda yatırım yapmak ve yeni firma almak, çok akıl kârı olmasa da biz yine de rahat durmuyoruz, araştırıyoruz. Bu dönemde yatırım cesaret işi” diye konuştu.

Kur baskısı ile kârlılık 15 puan düştü

Bimed’in Avrupa’da üretim anlamında ilk sırada, dünyada da ilk beş üreticiden biri olduğunu dile getiren Bimed Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan Mertöz, ihracattaki gelişmelere ilişkin ise şunları anlattı: “Son zamanlarda kurların bizi ne kadar yorduğunu, ne kadar hırpaladığını ne kadar anlatsam az gelir. Maliyeti nasıl düşürürüz, kendimizi nasıl koruruz diye düşünmekten başka bir şey yapamıyoruz. Enflasyon yüzde 70’lerde giderken kurun yüzde 10-15 gitmesi, işçilik maliyetlerimizin iki kat artmasına neden oldu, kârlılık ciddi oranda düştü. Daha önce yüzde 20’lerde olan kârlılığımız, şu anda yüzde 5’lerde. Kur baskısı kesinlikle bu ülkenin kalkınması için gerekli bir önlem değil. Kurlar enflasyonla paralel gitseydi şu anda doların 44 lira, euronun da 50 liralarda olması gerekirdi.”

“Elimizde çanta, bu tesisi pazarlayacağız”

Bimed Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Eğin; nükleer santralden GES ve RES’ler ile elektrikli araçlara kadar geniş bir alana tedarik sağladıklarını belirterek yeni kurulan tesisin üretim kabiliyeti olarak Avrupa’nın en büyüğü olacağını ifade etti. Bimed Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yakup Gülnihal de “Yatırım sayesinde ciroyu iki katına çıkarmayı hedefliyoruz. Küresel müşterilerimizden gelen talepleri karşılamak için fiziki alanı büyüttük. Döviz kurları olarak, jeopolitik olarak bir stabilite lazım, 10- 15 yıldır tedarik sağladığımız milyar dolarlık firmalar var. Elimizde çanta, bu tesisi pazarlayacağız Kablo bağlantı sektörünün Google’ıyız” mesajlarını verdi.

‘100 numuneden 60’ını reddediyoruz’

Hayati ARIGAN

Türkiye’nin en fazla bal üretilen ilçesi Adana Kozan’da 1995’te Anavarza Bal’ı kuran Sezen Ailesi, 500 metre kareden bugün 100 milyon TL üzerinde yatırımla 15 bin metrekarelik bal işleme tesisi ile üretim yapıyor. 8 bin 500 ton bal işleme kapasitesine sahip olduklarını anlatan Anavarza Bal Genel Müdürü Can Sezen, “Bu yıl 3 bin 500 ton bal işledik. Doğa size ne verirse onu alıyorsunuz. İhracatınız toplam üretimin yüzde 5’i ile 10’u arasında. Pazar payımız yüzde 25. Bir önceki yıla göre TL bazında büyümemiz yüzde 100’ün üzerinde. Enflasyon olduğu için TL’den ziyade tonajı söylemek lazım. Yüzde 30 civarında bir tonaj büyümemiz var” dedi.

Bakanlığın açıkladığı tağşiş listesine de değinen Can Sezen, “Analizlerin yapılması kıymetli ama esas kıymetli olan bunların teşhir edilmesiydi. Devlet son iki buçuk yıldır yayınlamıyordu. Hem perakendecinin hem tüketicinin sorunlu yanlış ürünleri görmesi bilinçlenmesi açısından çok önemli” diye konuştu.

“Hilelerle ilgili dersimize çalışıyoruz”

Balın rengi, kokusu ve tadına bakarak gerçek olduğunun anlamanın imkânsız olduğunu ifade eden Can Sezen, şunları anlattı; “Bal taklidi çok kolay tahlili çok zor bir ürün. Yılın başında hilelerle ilgili dersimize çalışırken yeni yöntemler sağladık.10 milyon TL yatırımla C3 cihazı aldık. Bu cihaz baldaki son dönemlerde yapılan hileyi ve yanlış besleme şeklini görebiliyor. Türkiye’nin bütün arıları bizim. Yeter ki analizlerden geçsin doğru ürün olsun. Bal sezonunda ret verdiğimiz bal sayısı oranı fazla değil. Ancak sezonun sonuna doğru ve sezon bitiminden sonra gelen 100 bal numunesinden yüzde 60’a kadar ret verdiğimiz oluyor. Balların bir kısmı hileli, bir kısmı da ilaçlı çıkıyor. Hileli çıkan bal satıcısını kara listeye alıyoruz.”

“Yol kenarında satılan ballar kontrollü ve güvenli değil”

Tüketicinin de daha çok marka olan firmaları tercih etmesi gerektiğini belirten Sezen, “Yol kenarında satılan ballar kontrollü ve güvenli değil. Dereden akan su da doğal ama tüketmiyoruz. Dolayısıyla sadece doğallık da yetmiyor, Antibiyotik kalıntı, ağır metal, pestisit ilaç var mı? Asfaltta konuyorsa, kurşun yükleniyor. Dünya standartlarında yetkinliğe sahip laboratuvarlarımızda bunları görebiliyoruz” diye konuştu.

Üretimde dünya ikincisi, lezzette dünya birincisiyiz

Çin’den sonra en büyük bal üretiminin yıllık 115 bin tonla Türkiye olduğunu ifade eden Sezen, “Türkiye’nin en büyük zenginliği çiçek flora zenginliği. 500 endemik bitki var. Dolayısıyla bu ballarda ciddi bir zenginlik getiriyor. Lezzette dünya birincisiyiz. Dünyada balın isim tanımlaması yöreden ziyade çiçek/nektar kaynağına göredir. Bilinen balların dışında Anason Balı, Peygamber Çiçeği Balı, Çakşır Balı, Meşe Balı, Yonca Balı, Üçgül Balı, Pamuk Balı, Tütsü Balı gibi birçok daha sayabileceğimiz bal çeşidi bulunmaktadır. Geçen yıl Londra’da bu yıl Paris’te ödül aldık” dedi.

Yangınlardan önceki çam balı rekoltesine ulaşılmadı

Çam balının en çok üretildiği Ege bölgesinde 4 yıl önce çıkan yangınlardan sonra çam balının eski rekoltesine ulaşmadığını belirten Sezen, “Yangınlardan önce Ege’de 15 bin ton çam balı üretiliyordu. Yangından sonraki yıllara göre en iyi yıl bu yıl” dedi.

Toz bal, sofralarda yerini alacak

Can Sezen Türkiye’de ilk kez krem balı çıkardıktan sonra, Anavarza toz bal ürettiklerini belirtti. Toz balın endüstriyel satışı olduğu belirten Sezen, “Toz bal ilerleyen dönemde nihai tüketiciye de ulaşmış olacak. Çayınıza, kahvenize şeker yerine yüzde 100 doğal olan toz balı kullanabileceksiniz. Şu an bir çok yerel ve global çikolata, cips, mama, ekmek markası toz bal ürünümüzü kendi yenilikçi ürünlerinde kullanıyor” dedi.

Perakendede 3.2 trilyon TL’lik kasım bereketi

Nurdoğan A. ERGÜN

Enflasyonla mücadele kapsamında talebi soğutma adımları ve alım gücünün düşmesiyle yılın ilk 10 ayında yüzü gülmeyen perakendeci, kasım ayı kampanyalarına odaklandı. ‘Efsane Cuma’, ‘Bekarlar Günü’, ‘Black Friday’ gibi kasım ayı geneline yayılan kampanyalarla yılın son çeyreğini verimli geçirmek isteyen perakendeci, temmuz ayından bu yana özellikle giyim, ayakkabı, elektronik, kozmetik gibi satışların düştüğü alanlarda hareketlilik bekliyor. Kasım ayında e-ticarette 500 milyar TL’lik satış beklenirken, kredi kartı ve banka kartlarıyla yapılan harcamaların sadece kasımda 1.6 trilyon TL’ye ulaşacağı tahmin ediliyor.

İnternet alışverişi 500 milyar TL’ye ulaşacak

Geçen yıl 300 milyar TL gibi bir hacim oluştuğunu açıklayan TOBB E-Ticaret Meclis Üyesi ve İdeaSoft kurucu üyesi Seyhun Özkara, “Enflasyon da göz önünde bulundurulduğunda, bu yıl bir miktarda talep daralmasıyla birlikte 450-500 milyar TL’lik bir hacim yakalanabilir” dedi. Genel satış hacminin ise 2023’te 1.8 milyar TL olduğunu dile getiren Özkara, yıl sonuna doğru enflasyon etkisi de konulduğunda 3.2 trilyon TL’lik bir hacim beklentisi oluştuğunu kaydetti.

Markalar ve e-ticaret pazaryerleri kasım indirimleri için hazırlıklarını tamamladı. Birçok marka ve pazaryeri kampanyalar sayesinde internetten alışveriş hacminin 500 milyar lirayla aylık rekorunu yenilemesi bekleniyor. Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, tüketicilerin her yıl kasım indirimlerini merakla beklediğini hatırlattı. Kasım ayının geneline yayılan indirim kampanyalarının markalara ellerindeki stoku eritme, tüketicilere de ihtiyaçlarını uygun fiyata giderme imkânı sunduğuna dikkat çeken Öncel, şöyle devam etti: “Alım gücü giderek zayıflayan tüketici, gıda dışındaki ihtiyaçlarını ertelemek zorunda kalıyor. Enflasyonla mücadele için talebi kısmaya yönelik önlemlerin de etkisiyle temmuzdan bu yana üye markalarımızın büyük bölümünün adet satışlarında düşüş gözlemliyoruz. Dört aydır devam eden daralmaya kasımda ‘dur’ demek istiyoruz. Belli ürün gruplarında yüzde 25’ten yüzde 70’e varan oranlarda indirimlerin yapılacağı kasım kampanyalarıyla birlikte hem fiziki mağazalara hem de e-ticaret pazaryerlerine büyük bir canlılık gelmesini bekliyoruz.”

“Enflasyonla mücadele için desteğimiz sürecek”

Özellikle 11 Kasım’daki ‘Bekarlar Günü’ ve ‘Efsane Cuma’da alışverişin en üst noktaya ulaşacağını öngören Öncel, “Ticaret Bakanlığı’nın verilerine göre kasım, e-ticaret hacminin zirve yaptığı ay olarak öne çıkıyor. Örneğin Kasım 2023’te e-ticaret hacminin 12 aylık ortalamadan yüzde 50 fazla olduğu, yıllık toplam e-ticaretin yüzde 12,5’inin kasım ayında gerçekleştiği görülüyor. Geçen yıl ‘Efsane Cuma’ya denk düşen 24 Kasım e-ticaret hacminin en yüksek olduğu gün olarak dikkat çekiyor. Bunu ‘Bekarlar Günü’ kampanyalarının yapıldığı 11 Kasım izliyor. Bu yıl da benzer bir tablonun gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Kasım kampanyalarında giyimden, beyaz eşyaya, elektronikten kozmetiğe her kategoride çok cazip indirimler oluyor. Temmuzdan bu yana hazır giyim, ayakkabı, elektronik ve küçük ev aleti markalarımızın adet satışlarında önemli düşüş gözlemliyoruz. Kasım ayında özellikle bu kategorilerde ciddi satış rakamlarına ulaşılacağını ve toplam e-ticaret hacminin 500 milyar lirayı aşarak rekor tazeleyeceğini tahmin ediyoruz. Talebin yüksek olmasına rağmen indirimler sayesinde kasımda da enflasyonla mücadeleye desteğimizi sürdüreceğiz” diye konuştu.

İnternet alışverişinde dolandırıcılara dikkat!

Tüketicileri özellikle internet üzerinden yapacakları alışverişlerde siber dolandırıcılara karşı uyanık olmaları konusunda uyaran Sinan Öncel, tüketicilere alışverişlerini markanın ya da pazaryerinin resmi sitesinden yapmalarını, ödemelerini de gerekli güvenlik kontrollerini sağladıktan sonra gerçekleştirmelerini önerdi.

Kripto uzmanı müjdeyi verdi: Altcoin boğası kapıda!

Kripto para analizleri ile tanınan Moustache, altcoin rallisinin yaklaştığını belirtti.

Altcoin piyasası, Bitcoin piyasa hakimiyetinin son 3,5 yılın zirvesi olan yüzde 60’tan düşmesiyle hareketlenmiş durumda. Bu düşüş, altcoin rallisi beklentilerini yeniden canlandırdı. Ünlü kripto analisti Moustache, Altcoin Endeksi’nin yıllardır görülen en güçlü boğa formasyonlarından birini sergilediğini belirterek, “sadece yukarı” şeklinde bir söylem ile dikkatleri çekti.

Altcoin grafiğinde boğa sinyali

Moustache, Altcoin Sezon Endeksi’nde ters omuz-baş-omuz formasyonu oluştuğuna dikkat çekti. Bu teknik formasyon, genellikle büyük bir yükselişin habercisidir ve altcoin’lerin güçlü bir ralli yapabileceği anlamına geliyor.

Analiste göre, altcoin piyasası bu formasyonu birkaç yıldır geliştiriyor ve tamamlanmaya oldukça yakın. Şu anda birçok altcoin, ATH’sinden yüzde 90 aşağıda olup yatırımcılar için fırsatları sunuyor.

Şimdiye kadar 37 altcoin, beklentilerin üzerinde performans gösterdi. Ancak tam bir altcoin rallisinin başlaması için en az 50 altcoinin büyük yükselişler kaydetmesi gerekiyor. Bu da yeni bir altcoin sezonu başlangıcının güçlü bir işaretçisi olacak.

Bitcoin halving’i beklentileri artırıyor

Mayıs 2020’de gerçekleşen Bitcoin halving’i, BTC fiyatının 2021’de 40.000 doların üzerine çıkmasını sağlayan büyük bir ralliyi getirdi. Ancak, altcoin’lerin bu ralliye ayak uydurması zaman aldı. 2021’in başlarından mart ayına kadar, altcoinlerin toplam piyasa değeri 120 milyar dolardan 500 milyar dolara kadar yükseldi.

Şimdi ise yeni halving sonrası dönemde Bitcoin, 69.000 dolar seviyesini görmüş olmasına rağmen altcoin’ler henüz bir ralli yapmadı. Yine de bazı göstergeler, altcoin’lerin 2021’deki gibi benzer bir modeli takip edebileceğine işaret ediyor.

Uzmanların bir kısmı, altcoinlerin Bitcoin’i performans olarak 2025’in başında geride bırakabileceğini öngörüyor. Diğerleri ise, altcoin piyasasında beklenen kırılma koşullarının çoktan oluşmaya başladığını düşünüyor.

Bitcoin (BTC) balinaları rekor kırdı: Ralli habercisi mi?

Bitcoin (BTC) balinalarının sayısı 2021 Ocaktan’bu yana en yüksek seviyeye çıktı.

Glassnode ve Bitwise Avrupa Araştırma Direktörü André Dragosch’un paylaştığı verilere göre, en az 1.000 BTC’ye sahip olan balina sayısı 1.678’e ulaşarak Ocak 2021’den bu yana en yüksek seviyeye çıktı. Balinaların alım yönlü hareket etmesi, özellikle ABD’de listelenen spot ETF’lere olan güçlü talep ile birlikte, Bitcoin’e yönelik güvenin arttığını gösteriyor.

Balinalar istekli, bireysel yatırımcılar

Balinalar, en az 1.000 BTC’ye sahip kripto cüzdan adresi olarak tanımlanıyor. Balinalar, piyasa likiditesini ve fiyatları etkileyebilme potansiyelleri nedeniyle kritik bir öneme sahip.

Öte yandan, Bitcoin fiyatının 70.000 dolara yaklaşmasıyla birlikte bireysel yatırımcılarda alım yönlü işlemler azaldı. Onchain veri platformu CryptoQuant’a göre, bireysel yatırımcılar son 30 günde sadece 1.000 BTC biriktirdi. Analistler, bu artışın tarihsel olarak düşük bir seviyede olduğunu belirtti.

Analistlere göre Bitcoin’de vakit daraldı

Haberin yazımı itibarıyla Bitcoin 67.000 dolar dalardan işlem görüyor ve ATH’den (73.800 dolar) sadece yüzdee 10 uzakta seyrediyor. Bitcoin, pazartesi günü kısa bir süreliğine 69.000 doları aşsa da, bu seviyeyi koruyamayarak geri çekildi.

Bazı analistler, piyasadaki belirsizliğin uzun sürmeyeceğini ve Bitcoin’in yukarı yönlü harekete başlayacağını düşünüyor. Kripto borsası Deribit’teki opsiyon işlemleri, yılın geri kalanı için 80.000 ve 100.000 dolar seviyelerinin izlenmesi gereken kritik eşikler olduğunu işaret ediyor. Psikolojik açıdan zorlu bir seviye olan 100.000 doların aşılması, Bitcoin’de sert yükselişi beraberinde getirebilir.

Güne damga vurdular: Boğalar bu altcoin’lere yöneldi

Önceki gün 65 bin 200 dolar seviyesine geri çekilen Bitcoin’in güçsüzlüğüne rağmen, bu altcoin’ler yatırımcıların dikkatini çekmeyi başardı.

Kripto piyasasındaki görüntü yatırımcıları tedirgin etmeye başladı. Birçok yatırımcı BTC’nin daha fazla düşüş gerçekleştirebileceğini düşünmeye başladı. Bu altcoin’ler karamsar bulutların ortasında yükselişine devam etti.

İşte son 24 saatin en iyi performansları…


Safe (SAFE)

Solana’nın tam bir blokzincir çatalı olarak hizmet veren ve topluluğa odaklanan SAFE, son 24 saatin en çok yükselen altcoin’i oldu. SAFE, Asya merkezli kripto borsası Upbit’in listelemesiyle yüzde 50’ye yakın yükseliş kaydetti.

CoinGecko verilerine göre, SAFE son 24 saatte 67 milyon dolar işlem hacmi kaydederek 697 milyon dolar piyasa değerine ulaştı.


Goatseus Maximus (GOAT)

Ethereum blokzincirinde piyasaya sürülen yapay zeka temalı memecoin GOAT, son 24 saatte yüzde 25’e yakın yükseliş gerçekleştirdi. Kısa sürede viral olan ve yeni yatırımcıları cezbetmeyi başaran GOAT, günün zirvesinde yer aldı.

800 milyon dolar piyasa değeri olan GOAT, son 24 saatte 430 milyon dolar işlem hacmi kaydetti.


Popcat (POPCAT)

Solana blokzincirinin en popüler memecoin’lerinden biri olan Popcat (POPCAT), büyük bir ivme kazanarak ekosisteme damga vurdu. Kedi temalı memecoin,

Son 24 saatte 245 milyon dolar işlem hacmi kaydeden POPCAT, 1,513 milyar dolar piyasa değerine sahip.


Jito (JTO)

Solana blokzincirinde yer alan merkeziyetsiz finans (DeFi) projesi JTO, son 24 saatte yüzde 10’un üzerinde yükseliş kaydetti. JTO, günün en popüler altcoin’lerinden biri oldu.

JTO, son 24 saatte 176 milyon dolar işlem hacmi kaydederek 301 milyon dolar piyasa değerine ulaştı.


Cat in a dogs world (MEW)

Solana blokzincirinin bir başka kedili memecoin’i olan MEW, gerçekleştirdiği çarpıcı yükseliş ile günün zirvesine adını yazdırdı. Son 24 saatte yüzde 10 yükselen MEW, kedili memecoin furyasının sinyalini verdi. Özellikle POPCAT ile MEW’in paralel yükselişi dikkat çekti.

MEW, son 24 saatte 403 milyon dolar işlem hacmi kaydetti ve 927 milyon dolar piyasa değerine ulaştı.

Celestia (TIA) yakında patlayabilir: Grafik ısındı!

Celestia (TIA) düşen kanal formasyonundan çıkış yaparak boğa sezonuna göz kırptı.

Haberin yazımı itibarıyla yüzde 4,39’luk bir artışla 5,97 dolardan işlem gören TIA yatırımcılarını heyecanlandırdı. Yatırımcılar, popüler altcoin’in bu momentumu koruyup koruyamayacağını merak ediyor. Ancak TIA kritik bir dirençle karşı karşıya. 6,90 dolar seviyesinin aşılmasıyla sert yükselişlerin başlaması olasılıklar dahilinde. Peki Celestia’da (TIA) dikkat edilmesi gereken unsurlar neler?

Celestia (TIA) için kritik seviyeler

Aylarca süren düşen kanal formasyonunun ardından gelen bu kırılmayla yükseliş yönlü beklentiler su yüzüne çıktı. TIA şimdilerde 6,9 dolar seviyesinde önemli bir dirençle karşı karşıya. Yapılan teknik analiz, söz konusu seviyenin aşılmasıyla TIA’nın ralliye göz kırpabileceğine işaret ediyor.

Fakat TIA’nın 6,9 doların üzerinde tutunamaması durumunda fiyatın yeniden önceki konsolidasyon bölgesine geri çekilmesi olası. Önümüzdeki günlerde bu seviyelerin yakından izlenmesinde fayda var. Olası bir düşüş senaryosunda 6 dolar bandı destek olarak takip edilebilir.

Sosyal metrikler yükselişi destekliyor

Kripto para dünyasında sosyal duyarlılık fiyat hareketlerinde önemli bir rol oynuyor. Son dönemde TIA’nın sosyal metriği yüzde 0,049’a ulaşarak bireysel yatırımcılar arasında yavaş yavaş ilgi gördüğünü ortaya koyuyor.

Her ne kadar bu oran şu an için düşük gözükse de sosyal etkinliklerdeki artış genellikle bireysel yatırımcı ilgisiyle paralel ilerler ve fiyat artışlarını destekleyebilir. Celestia’nın sosyal görünürlüğünün artmasıyla TIA daha fazla konuşulduğu ve yatırımcı ilgisini toplamaya devam ettiği müddetçe yükseliş momentumu güçlenebilir.

BNB yükselişe göz kırpıyor: Bu seviyelere dikkat!

Teknik göstergeler BNB için yükseliş sinyali verirken hangi unsurları göz önünde bulundurmak gerekir?

Binance‘in yerel token’ı BNB, önemli bir destek seviyesini test ettikten sonra 593 dolara yükseldi. BNB’nin teknik görünümü, toparlanmanın sürebileceğine işaret ederken, vadeli işlemlerdeki veriler yatırımcıların fiyat artışı beklediğine dair sinyaller veriyor.

BNB, çarşamba günü 50 günlük üstel hareketli ortalamanın (EMA) geçtiği 573,3 dolar seviyesinden destek buldu. Bu toparlanma, pazartesi günü 612,5 dolardaki direnç seviyesinden reddedilmesinin ardından gerçekleşti. 24 Ekim itibarıyla popüler altcoin, yaklaşık 592,3 dolar seviyesinde işlem görüyor.

BNB için hangi seviyeler hedeflenebilir?

Eğer 50 günlük EMA destek olarak korunur ve BNB 612,5 doların üzerinde kapanış yaparsa, bu durum kısa vadeli yükseliş trendi için daha yüksek bir zirve oluşturur. Bu senaryoda, bir sonraki hedef 10 Haziran’da görülen 674,8 dolar seviyesi olabilir.

Günlük grafikteki Göreceli Güç Endeksi (RSI), 50 olan nötr seviyeden toparlanarak 54’e yükseldi ve bu durum boğaların hâlâ bir toparlanma rallisi için hazır olduğunu gösteriyor.

Vadeli işlemler yükseliş sinyali veriyor

Coinglass verileri de bu olumlu görünüme uyum sağlıyor. BNB’nin long/short oranı perşembe günü 1,05 ile son bir ayın en yüksek seviyesine çıkarken, Çarşamba günü bu oran 0,91 seviyesindeydi. Oranın 1’in üzerinde olması, piyasada daha fazla yatırımcının fiyat artışı beklediğini yansıtıyor.

Bununla birlikte, eğer BNB 50 günlük EMA’nın altına düşer ve Ağustos başından itibaren oluşan düşük seviyeleri birleştirerek çizilen düşüş trend çizgisini kırarsa, bu yükseliş senaryosu geçersiz olur. Bu durumda, BNB %6 oranında değer kaybederek 3 Ekim’de görülen 534,3 dolar seviyesini yeniden test edebilir.