Etiket arşivi: Ürün

Pastel’in Plump-up outdoor kampanyası başladı

Türkiye’nin öncü renkli kozmetik markalarından Pastel, dolgunlaştırıcı dudak parlatıcısı Plump-up’ın relansmanı için yeni reklam kampanyasını yayına aldı. Filmde, Kadınların günlük hayatında cesur, kendinden emin, rahat ve romantik hallerini yansıttı. Pastel, yeni reklam filmi ile kadınların her durumda kendileri olabilmeleri ve her versiyonlarını sevebilmeleri konusunda cesaretlendirmeyi hedefliyor.

Yerli kozmetik markası kendini olduğu gibi hissetmek isteyen kadınların hayalini gerçeğe dönüştürüyor. Ülkemizde “ilk” niteliği taşıyan dolgunlaştırıcı dudak parlatıcısı Plump-up’a 4 yeni renk seçeneği daha ekleyen Pastel, relansmanı için 30 Eylül’de outdoor kampanyasını başlattı. Kadınların özgüven ve kendini ifade etme duygusunu “kendini severek ve kendini olduğu gibi kabullenerek’’ güçlendirmeyi amaçlayan kampanyada, outdoor reklamlardan dijital kanallardaki video ve görsellere kadar geniş çaplı çalışmalar gerçekleştiriyor. Sosyal medya ve influencer pazarlamasıyla desteklediği kampanyasıyla Pastel, her yerde kendi gibi olabilen kadınlara, güzelliğin farklı şekillerde tanımlanabileceğine dair ilham olmayı hedefliyor.

“Hangi personaya sahip olursan ol, Plump-up ile tamamlan’’

İletişim çalışmalarını ekim ayı boyunca sürdüreceklerini belirten Pastel CMO’su Jenia Pinto, kampanyalarına dair, “‘Her şeye sahip dudaklar’ mottosuyla ürettiğimiz yeni dolgunlaştırıcı parlatıcımızın relansmanı için düzenlediğimiz kampanyamızla, kadınların tüm personalarını içselleştirmelerinin mümkün olduğunu göstermek istiyoruz. Her kadının kendini cesurca, kendinden emin ve rahat kabullenmesi için yeni bir ışık yakarken, ‘Hangi personaya sahip olursan ol, Plump-up ile tamamlan’ demek istiyoruz. Ürünün özel formülü sayesinde, tüm kadınların daha dolgun, pürüzsüz ve göz alıcı dudaklara sahip olmasını sağlıyoruz. . İç dünyalarını özel formülasyonumuz ve renklerimizle dudaklara taşıyoruz. Bu misyonumuzu reklam filmimizle de bir hikayeye dönüştürdük” açıklamasında bulunurken, ürünleri hakkındaki detayları da paylaştı.

Buna göre Pastel’in dudak parlatıcısının yeni 4 renk seçeneğiyle beraber toplam 12 rengi bulunuyor. Mentol ve baharatlı bileşenlerin yer aldığı özel formülü ile dudakları anında dolgunlaştırıyor. Hyalüronik asit ve aloe vera sayesinde de yoğun nem vererek kuruluğun önüne geçiyor. Dudak parlatıcılarının etkisini deneysel bir çalışmayla ortaya koyan yerli kozmetik markasının araştırmasına katılan kullanıcıların %84’ü, Plump-up ile dudaklarını daha nemli hale geldiğini doğruluyor. %88’i dudaklarının daha dolgun göründüğünü teyit ederken, %76’sı ise bu görünüme anında kavuştuklarını bildiriyor.

Pastel, kadınlar için makyaj malzemesindeki önemli kriterleri sıraladı

Bir içeriğin cilt dostu olmasının yanı sıra nemlendirici ya da dolgunlaştırıcı etkiler barındırmasının kadınlar için önemli kriterler arasında yer aldığını belirten Jenia Pinto, kadınların makyaj malzemesi alırken aradığı özellikleri şu şekilde sıraladı:

“Kadınlar için bir makyaj malzemesinin kalitesi, kullanım kolaylığı ve kalıcığı çok önemli. Öte yandan malzemenin cilt tipine uygunluğu, renk çeşitliliği ve doğal bir görünüm yaratması da kullanıcıların seçimlerini doğrudan etkiliyor. Biz de tıpkı tüm ürün yelpazemizde olduğu gibi dolgunlaştırıcı dudak parlatıcımız Plump-up ile müşterilerimizin hem konfor hem de estetik kaygılarını gideriyoruz.”

“Kadınların hem estetik hem de etik ihtiyaçlarını karşılamayı hedefliyoruz”

İnovasyonu odaklarına alan bir yaklaşımla ürünlerini sürekli olarak geliştirerek yılda 3 ila 4 kez relansman yaptıklarının altını çizen Pastel CMO’su Jenia Pinto, “Yakın gelecekte de kadınların günlük hayatlarını kolaylaştıracak ürünler üretmeyi planlıyoruz. Bu kapsamda, doğal ve hafif formüllere sahip, çok amaçlı makyaj ürünleri geliştirmeyi amaçlıyoruz. Tüm ürünlerimizde cilt bakımını da göz önünde bulundurarak yenilikçi çözümler sunmak ve farklı cilt tiplerine uygun özel seriler oluşturmayı önceliklendiriyoruz. Ayrıca, sürdürülebilir ve çevre dostu ürünler üzerinde de çalışarak, kadınların hem estetik hem de etik ihtiyaçlarına dokunmayı hedefliyoruz.”

Madeni yağ üreticilerinden çağrı: İthal ürünlerle rekabette ‘eşitlik’ sağlansın

Nurdoğan A. ERGÜN

Mineral yakıtlarla birlikte 9 milyar doların üzerinde bir ihracat değerine sahip olan madeni yağ sektörü, iç pazarda ithal ürünlerle ‘eşit’ şartlarda rekabet etmek istiyor. Yaklaşık 130 üreticinin bulunduğu madeni yağlar ve mineral yakıtlar sektörü, iç pazardaki ithal ve kaçak ürün baskısından kurtulup ihracatta çıta yükseltmeyi hedefliyor. 5 milyar dolarlık bir hacme sahip olan sektör, haksız rekabetin önlenmesi için ithal ürünlere de TSE ve EPDK katılım payı zorunluluğu getirilmesini talep ediyor. Türkiye’nin AR-GE ve üretim gücüyle madeni yağ üssü olabilecek bir ülke konumunda bulunduğunu söyleyen Madeni Yağ ve Petrol Ürünleri Sanayicileri Derneği (MAPESAD) Başkanı Tayfun Koçak, iç pazarda ithal ve kaçak ürünlere karşı mücadele verdiklerini belirtti. Koçak, “ÖTV, EPDK katılım payı, TSE zorunluluğu, Geri Kazanım Katılım Payı-GEKAP, teminat mektubu darken, sektörün üzerinde yüzde 35 vergi yükü var. Hammadde, işçilik ücretleri gibi maliyetler de fiyatları yukarı çekiyor. Rekabetin getirmiş olduğu fiyat ayarlamasını hiçbir sektör oyuncusu istediği gibi yapamıyor” dedi.

“İthalatçı, lisans bedeli ve EPDK payı ödemiyor”

Yerli üretici olarak sürekli dile getirdikleri 3 ana soruna işaret eden Koçak, şunları söyledi: “Birincisi Türkiye’de madeni yağ sektörü lisansa tabi. Lisansa tabi olan üreticilerin devlete karşı çoğu maddi olmak üzere yükümlülükleri var. Türkiye’de üreriyorsanız TSE’den belge almak zorundasınız. Bu ciddi bir maliyet. İkincisi yıllık satıştan EPDK’ya ödenen katılım payı. Üçüncüsü, yine lisans sahipleri ciro üzerinden devlete bir teminat mektubu vermek zorunda. Bunların hepsi de birer maliyet.” Üretici olarak bu maliyetleri satış fiyatına eklemek zorunda kaldıklarını kaydeden Koçak, “Ama Türkiye’ye yurt dışından mal getirdiğinizde ne EPDK’ya bir ücret ödüyorsunuz, ne TSE’den belge almak zorundasınız ne de bir teminat mektubu vermek zorundasınız” diyerek üreticinin haksız rekabete karşı önlem istediğini vurguladı. Koçak, “Biz yurt dışında müşterilerle 1 centin pazarlığını yaparken, bu maliyetlerin haksız rekabet olarak üretici aleyhinde olması çoküzücü” yorumunu yaptı.

“İç pazara giren ürünlerde standart olmalı”

Öte yandan iç pazara giren ürünlerde belirli bir standart oluşturulması için de TSE zorunluluğu getirilmesini talep eden Tayfun Koçak, “Bu kuralın getirilmesi kaçınılmaz. Nasıl ki biz ürünün kalitesini TSE’de ispatlıyorsak, ithal edilen ürünlerde de bu zorunluluk olmalı. Ayrıca iç pazara kalitesiz ürün girişi de engellenmiş olur” vurgusu yaptı. Koçak, “Nihayetinde insanlar, ambalajına bakarak ürün alıyor. Ama içindekinin aslında ne olduğu önemli. Bunlara gerekli testlerin yapılıp özellikle etiket üzerinde belirtilmesi, karşınızdaki muhatabın kim olacağının bilinmesi lazım. Çünkü aldığını bir yağ makinenize zarar verdiğinde muhatabınızı bilmeniz gerekiyor” açıklamasını yaptı. Haksız rekabetin ortadan kalkmasıyla yerli üreticinin yurt dışına mal satışını hızlandıracağını, iç pazara da ithal ürün girişinin yavaşlayacağını dile getiren Koçak, bu durumun cari açığı kaptmaya da katkı sağlayacağına dikkat çekti.

“Sanayici malı stokta tutmak yerine spotta satıyor”

Ödemelerde yaşanan aksaklıklar nedeniyle sanayicinin vade uzatmaya gittiğini söyleyen Tayfun Koçak, “Müşteri genelde mal almak istemediği için biz de vadeleri uzatmak durumunda kalıyoruz. Giderleri karşılayabilmek için mal satmanız lazım. Fakat mal alacak olan da stokta mal tutmak istemediğinden sanayici mallarını spotta satmaya başladı. Son bir yılda sektörümüzde 3-4 tane konkordato ilan eden oldu. Zarar eden firma, o zararaı telafi edilmek için, uzun vadeli aldığı malı spotta daha ucuz satıp o anki nakit ihtiyacını karşılıyor. Bu durumda da zarar gittikçe büyüyor. En sonunda olan ona mal satana oluyor” dedi.

“Yerli ve milli bir sanayinin önemli parçasıyız”

Türkiye’nin savauna sanayiinde ulaştığı yerlilik başarısını madeni yağda da yakalayabileceğine işaret eden Tayfun Koçak, “Türk firmaları tankından radarına, helikopterden silaha kadar üretebilecek kabiliyete sahip. Yağ sektörü de bunun bir parçası. Yağ olmadan makine, motor çalışmaz. Türkiye’de savunma sanayiinden örneklemeyle çıkacak olursak sektörümüzü büyütme imkanımız var. Sadece endüstride, sadece motor yağlarında değil, katma değeri yüksek olan savunma sanayiinde ciddi bir yere geldik. Sanayiden gelecek talebi karşılayacak yerli kapasiteye sahibiz. Türkiye’nin önemli kurumlarının ihtiyaçlarını Türkiye’den karşılayabildiğimizde hem paramızın yurtdışına gitmesini engellemiş oluruz, hem de bu malları milli ve yerli firmalardan almak suretiyle her daim ihtiyaç olduğunda tedarik etmiş, ihtiyacı karşılamış oluruz. Bu anlamda madeni yağ sektörü katma değerli bir sektör ve bu sektörün sesine birazcık kulak vermek gerekiyor” diye konuştu.

“Ekonomide toparlanma 2025 sonunu bulacak”

Madeni yağ sektörünün birçok sektöre göre yılı daha stabil geçirdiğini söyleyen Tayfuk Koçak, “Yatırım yapmak isteyen firmalarımız var ancak yatırımı maliyeti çok yüksek. Ama sanayici ilerisi için plan yaptıysa zaman kaybetmemek için bunu ertelemek istemiyor. Mal satımıyla ilgili zaten problem var. Kimse parayı mala bağlamak istemiyor, ihtiyacı kadar alıyor. Kalan sermayeyi bankada ya da başka bir şekilde değerlendirme yolunu seçiyor. Herkes 2025’e zarar etmeden girme derdinde. Karsız da olsa ayakta kalmaya çalışıyor. Bu sürecin 2025’in sonuna kadar devam edeceğini düşünüyorum” diye konuştu.

Sanat dünyasının dijitaldeki yeni adresi açıldı

Pandemi döneminde değeri %22 düşen ve toparlanma turlarını sürdüren sanat dünyasının dijitaldeki yeni adresi belli oldu. 35 yılı aşkın tecrübesiyle profesyonel sanat malzemeleri konusunda Avrupa standartlarında hizmet veren marka, yeni internet sitesindeki bilgi kaynaklarının yanı sıra, özel sayfasıyla sanatçıların kendilerini diledikleri gibi tanıtmalarını sağlıyor.

Pandemi döneminde değeri %22 düşen sanat piyasası, toparlanma turlarını sürdürüyor. Statista’nın verilerine göre küresel sanat piyasasının değeri 65 milyar dolara ulaşırken, sanatçıların birçoğu halen farklı zorluklarla mücadele ediyor. Bu kapsamda sanatçıların ve eser satanların %36’sı, ekonomik koşullara direnç göstermekte zorlandığı söylerken, koleksiyonerlerle ilişkilerini sürdürmek, çevrimiçi satışları artırmak ve coğrafi erişimi sağlamak gibi kaygılar da ilk beşte yer alıyor. 35 yılı aşkın tecrübesiyle profesyonel sanat malzemeleri konusunda Avrupa standartlarında hizmet veren Colorbox ise sanatçıları desteklemek ve sanat dünyasının dijitaldeki adresi olmak için harekete geçti. Kısa süre önce canlıya aldıkları yeni internet sitelerindeki bilgi kaynaklarının haricinde sanatçı sayfası oluşturan marka, böylece hem sanatçıların kendilerini diledikleri gibi tanıtmalarını sağlıyor hem de sanat tarihinde yer edinmiş farklı isimler ve sanat ürünleri hakkında bilgi edinmelerini mümkün kılıyor.

“Sanatçıların kendilerini diledikleri gibi ifade etmelerini sağlıyoruz”

Yeni atılımlarıyla birlikte sanatçıların kendilerini diledikleri gibi ifade etmelerine olanak tanıdıklarını söyleyen Colorbox Dijital Pazarlama Yöneticisi Zeynep Varak, konuya dair şu açıklamada bulundu:

“Dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte daha büyük kitlelere erişmek her ne kadar kolay olsa da, konu sanat gibi eleştirel düşünceye açık bir alan olunca diğer ticaret kolları gibi topluluk oluşturmak tam anlamıyla mümkün olmuyor. Biz de yeni sitemizde oluşturduğumuz ‘Sanatçılar’ sayfası ile sanatçıların kendilerini diledikleri gibi ifade etmelerini sağlıyoruz. Sanatseverlerin de farklı sanatçılar hakkında bilgi edinmesinin, merak ettikleri eserleri inceleyebilmesinin önünü açıyoruz. Eser satışı yapmak gibi ticari kaygılarımız yok. Yalnızca, sanatçıların kendilerine ait bir alana sahip olmalarını destekliyoruz.”

Hazırlık aşamasında yoğun bir danışman ve yazılım sürecinden geçtiklerini belirten Zeynep Varak, “Colorbox’ta bir sanatçının kendi profilini oluşturması için bazı basit adımları gerçekleştirmesi gerekiyor. Bunun ilk sırasında ‘Sanatçının Geçmişi’ ‘Sanatçının Eğitimi’ ve ‘Sanatçının Stili’ başlıkları altında iletmek istenilen bilgilerin doldurulması yer alıyor. Ardından 9 adete kadar eser görseli eklenebiliyor. Her hafta başvuruda bulunan sanatçıların ilettikleri bilgi ve görselleri, site şablonuna göre düzenleniyor ve e-postayla sanatçıların onayına sunuyoruz” şeklinde konuştu.

“Sanatçı sayfamız ile Doğu illerimizde çok sayıda kadın sanatçımızın olduğunu gördük”

“Türkiye’nin dört bir yanından gelen sanatçı sayfası taleplerine olabildiğince hızlı bir şekilde cevap vermek için elimizden geleni yapıyoruz” diyen Colorbox Dijital Pazarlama Yöneticisi Zeynep Varak, “Günümüzde sanatçılar, büyük emek vererek zor şartlarda çalışıyorlar. Ancak kendilerini duyurabilecekleri platformlar yok denecek kadar az. Colorbox.com.tr olarak biz de, dünyanın dört bir yanında ziyaretçisi olan bir siteyiz. Bu vesileyle sanatçıları hem Türkiye hem de global çapta duyurmak için güzel bir imkan yaratmak istedik. Şimdiden kayda değer bir gelişme elde ettik. Özellikle Doğu illerimizde çok sayıda kadın sanatçı olduğunu görmek, bu sanatçıları sanatçı sayfamızda paylaşmak bizleri oldukça mutlu etti” şeklinde konuşarak sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Sanatçıların aradıkları ürünlere her zaman en iyi şartlarda ulaşmaları için çaba gösteriyoruz. En kaliteli ve güzel ürünleri her zaman en uygun şartlarda temin ederek sunuyoruz. Sanatçıların her zaman yanında olduğumuzu hissettiriyoruz. Stokumuzda olmayan ürünleri de sanatçılarımız için buluyor ve ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Fenerbahçe, Teşvikiye, Kozyatağı mağazalarımızlarımızın yanı sıra, sitemizde yeni oluşturduğumuz sayfamızlarımızla da sınırlarımızı aşıyoruz. Profesyonel veya hobi amaçlı sanatla uğraşan herhangi biri, artık bilgilenme amaçlı bile sitemizi ziyaret edebiliyor. Örneğin, artık ürünlerimizin daha ayrıntılı keşfedilebilmesi için yeni kartelalar, bloglar, detaylı ürün özellikleri, teknik bilgiler, sık sorulan sorular ve büyük ürün tanıtım videoları gibi kaynaklarımız var. Gelecek dönemde topluluğumuzla birlikte biz de büyümeye ve gelişmeye devam edeceğiz.”

Seramik sektörünün kalbi, İtalya’daki Cersaie Fuarı’nda atıyor

Dünyanın en büyük seramik fuarı Cersaie, bu yıl 41. kez düzenleniyor. 27 Eylül’e kadar devam eden fuara, Ülkemizin en büyük teknik granit üreticisi de yeni koleksiyonlarıyla beşinci kez fuardaki yerini alıyor. 13. yüzyılda adalet sarayı olarak hizmet veren Palazzo Re Enza’da da hem ürünlerini sergiliyor hem de gala etkinliği düzenleyerek iş ortaklarını ağırlıyor.

İtalya’nın Bolonya şehri, 41. kez seramik sektörünün önemli oyuncularına ev sahipliği yapıyor. 23 Eylül’de başlayan Cersaie Fuarı’nda, 606 marka yaklaşık 155 bin metrekarelik alanda 5 gün gün boyunca en yeni ürünlerini sergiliyor. Uzun yıllardır pek çok Türk markasını ağırlayan fuara, ülkemizin en büyük teknik granit üreticisi Qua Granite de bu yıl 5. kez katılıyor. Markanın Cersaie’deki standında, doğallık ve sürdürülebilirliği vurgulayan unsurlar dikkat çekiyor. Modern ve yenilikçi tasarımı ile dikkat çeken stantta kullanılan bitkiler, markanın çevre dostu yaklaşımını vurguluyor.

Qua Granite, 27 Eylül’e kadar devam eden fuarda, yeni koleksiyonlarını 18. holdeki 200 metrekarelik standında sergiliyor. 60×120, 100×100 ve 30×90 cm ebatlı yeni serilerinin yanında dış mekan için tasarlanan özel serilerini de tanıtan markanın yeni koleksiyonlarında, doğanın ilham verici dokuları, zamansız renk paletleri ve modern tasarımlar öne çıkıyor. Üstün desen ve renk teknolojisi, doğanın canlılığını mekanlara taşımaya olanak tanıyor. Doğal taş dokularından esinlenilen traverten, mermer ve ahşap desenli granitler, farklı yüzey bitişleriyle sunuluyor. Koleksiyonlardaki bej, gri, beyaz ve pastel tonlar, çağdaş trendleri yansıtırken, ahşap görünümlü ürünler mekana doğal bir sıcaklık katıyor.

İş ortaklarını sarayda ağırlıyor

Fuarla ilgili açıklama yapan Qua Granite İhracat Satış Genel Müdür Yardımcısı Çiğdem Çakır Suna, “Türkiye’nin teknik granit üretimi yapan en büyük tesisine sahibiz. Tüm süreçlerimizde sürdürülebilirliği önceliyoruz. Üretim tesislerimizde kullandığımız suyun %100’ünü geri dönüştürüyoruz. Uzman ekiplerimiz, üstün üretim teknolojilerimiz ve geniş ürün yelpazemizle, uluslararası pazarlardaki varlığımızı her geçen gün daha da güçlendiriyoruz. Cersaie Fuarı, markamızı ve yeniliklerimizi pek çok ülkeden profesyonelle tanıştırmamızı sağlayan çok önemli bir buluşma noktası. Seramik sektörünün en prestijli etkinliği kabul edilen Cersaie Fuarı’nda 2019 yılından bu yana ülkemizi temsil etmekten gurur duyuyoruz” dedi. Çiğdem Çakır Suna, toplam satışlarının yaklaşık %33’ünü ihraç ettiklerini ve başta AB ülkeleri olmak üzere 100’den fazla ülkeye satış yaptıklarını sözlerine ekledi.

Bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirecekleri gelenekselleşen gala gecesi ile misafirlerine unutulmaz bir gece yaşatacaklarını söyleyen Qua Granite İhracat Satış Genel Müdür Yardımcısı Çiğdem Çakır Suna, “Bolonya’nın en önemli tarihi simgelerinden biri olan Palazzo Re Enzo’da iş ortaklarımızı ağırlıyoruz. Bu yıl bir farklılık yaparak 13. yüzyıldan kalma bu ikonik yapıda 2 gün ve 2 gece sürecek özel bir organizasyona imza atacağız. 24-25 Eylül tarihlerinde yeni ürünlerimizi hem fuar alanındaki standımızda hem de Palazzo Re Enzo’da sergiliyor olacağız. Hazırladığımız özel show ve etkinliklerle konuklarımıza unutulmaz bir deneyim yaşatacağımıza inanıyoruz.” açıklamasını yaptı.